top of page
  • Yazarın fotoğrafıEbru

Her Kadın Bir Markadır...

Kadın olarak hepimizin kendine özgü bir rengi, şekli, kokusu ve tılsımı var.

Peki, biz sahip olduğumuz tüm bu değerlerin farkında mıyız?

Genellikle sahip olduğumuz bu değerler için ya ikna olmaya ya da zaten öyleymiş gibi davranmaya çalışıyoruz.

İkna olmak ve mış gibi davranmak… Aslında ikisi de aynı şey, ikisi de elele yürüyor.

Hepimiz taşıdığımız zihinsel alanda neye, nasıl inanmak istiyorsak hayattaki kavramların içini de o şekilde dolduruyoruz.

Kadın olmak hepimiz için farklı bir yerde başlayıp farklı bir yerde bitiyor.

Taşıdığımız enerjinin sınırlarını kendi ellerimizle çiziyor ve sonra bu sınırlar için savaşıyoruz.

Sınırın olduğu yerde savaş zaten otomatik olarak oluşur, öyle değil mi.

Sınır çizerek savaş başlattığımızı fark etsek kadın olmakla ilgili bakış açımızı değiştirmez miyiz?

Kavramlara tarafsız, savaşsız, savunma ve saldırı ihtiyacı hissetmeden bakabilmek önce insanlığımız sonra kadınlığımızla ilgili bizi yukarı taşıyacak olan belki de tek başlangıç noktasıdır.

Oysaki bu savunma ve saldırı kadın olarak yetiştiğimiz toplum ve din kuralları içinde bizim ayrılmaz bir parçamız haline geldi.

Hepimiz şöyle kalıplarla büyümedik mi?

Kadın başına olmaz, kadın kısmı karışmaz, kadına düşmez, kadınlığını bil…

Bunlar bizim kadın olma yaralarımız değil mi?

Biz bunları bugün reddetsek bile içimizde bir yerlerde farkında olmadan inandık, çünkü bunlar yaşadığımız toprakların yüzyıllar boyunca kalıtsal olarak bizlere mirasıydı.

Artık tüm bunları fark edebildiğimize göre, bu dar çerçeveden çıkıp dünya üzerinde kapladığımız alanı doğru kavramlar, bize hizmet eden inançlar üzerinden bütüne hizmet edecek şekilde kullanmayı seçebiliriz.

Biz kadın olarak kavramların yarattığı hapishaneden dışarı, ışığa çıkarsak bizden doğan nesilin de ışık saçmasına vesile olabiliriz.

Bunun için yapacağımız şey öğrenmek değil, sadece olanı olduğu haliyle, yorum, sınır ve yargı katmadan bakabilmek olmalı.

Biz kadın olduğumuz için değerli olduğumuza değil, zaten başlı başına bir değer olduğumuzu görerek harekete başlamalıyız.

Bu bakışı kendimize sağladıktan sonra dişi enerjinin katkısına, üretime nasıl destek olduğuna, hayatı nasıl beslediğine yönelip biz de enerjimizin içinde dans edebiliriz.

Asıl o zaman markamız görünür, ulaşılır, ışık saçar hale gelir.

İşte BEN A.Ş Atölyesi’nin hedefi bu!

Kendinizi fazlalıklardan, gerçek olmayan koşullanmışlıklardan, kalıplardan sıyırıp ışığınızı saçmanızı sağlamak.

Gelin hep birlikte önce insan, sonra kadın olarak markamızı yaratalım, içimizdeki asıl BEN’i keşfedelim!



38 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page